Cehennem Çukuru Araştırma Faaliyeti 21-27 Haziran 2014

Sivas Cehennem Çukuru bölgesindeki mağaraların araştırma faaliyeti, 21-27 haziran tarihleri arasında gerçekleştirildi. Faaliyet; Bursa, Ankara, Antalya ve Sivas’tan onbeş kişilik ekibimizle yapıldı.

Mağaranın Sivas merkezine 17km gibi çok yakın bir konumda olması, lojistik ve ulaşım açısından oldukça kolaylık sağladı. Ana kamp olarak; Sivas İl Spor müdürlüğünün bize kullanım için verdiği, 1958 yılında inşa edilmiş, mağaraya yaklaşık 2 km uzaklıktaki kayak evi kullanıldı.

Araştırdığımız; Çerçi deresi, Himmetfakı köyü ve Kayak evi arasında kalan Jips kayaçlarından oluşan bölgede gerçekleştirildi.

İlk hedefimiz; “Cehennem Çukuru” mağarasıydı. Mağarada yapılan çalışmalarda, bir yıl önce araştırdığımız “Yoğun yokuş” mağarasının aslında bu mağaranın diğer girişi olduğu saptandı. Mağaradaki çalışma, iki gün keşif ve üç gün haritalama olmak üzere beş gün sürdü. Mağara temel olarak yatay gelişimde, içinden küçük bir derenin geçtiği ve yağışlı mevsimde çok alçak tavanlı bazı bölümlerinin su ile dolduğunu düşündüğümüz bir yapıda. İki giriş ağız arasındaki kot farkı yaklaşık 80m civarında. Mağara, uzunluk olarak 1695m ölçümlendi.

İkinci hedefimiz; “Cehennem Çukuru” mağarasından çıkan derenin içinden geçtiği birbiri ardına beş küçük mağaracıktan oluşan “ Gün Yarığı” mağarası. Mağara, mağaracıklar arasındaki çöküntüden, açık dere yatağına kadar değişen uzunluktaki kesintiler nedeni ile bu adı almış. Daha sonra araştırdığımız, üçüncü mağaranın gelecekte alacağı şeklinde buna benzeyeceğini düşünüyoruz.



Üçüncü hedefimiz; “İnönü”, diğer adı ile “Himmetfakı” mağarasıydı. Mağara aynı masif kayaç içinde, ancak başka bir dere yolu ile oluşmuş. Himmetfakı köyündeki ağızdan giren dere, suyun mağaradan çıktığı ağızda, “ Gün Yarığı” mağarasından çıkan Cehennem Deresine karışıp, kısa bir süre sonra Çerçi deresi ile birleşiyor. Mağaradaki çalışma, keşif ve bir tam gün haritalama olmak üzere iki günde tamamlandı. Yer yer, büyük çöküntü alanlarının bulunduğu mağara, temel olarak iki girişli yatay mağara şeklindeydi ve su giren ağızdaki küçük iniş dışında teknik bir malzeme gerektirmiyordu. Ancak, bazı çöküntü alanlarını oldukça tehlikeli bulduğumuzu söylemek yerinde olur. Mağara 1319m olarak haritalandı.

Sivas’ta, şimdiye kadar literatüre girmiş oniki mağara vardı. Bu mağaralar, küçük denebilecek boyutlarda. Araştırmamız sonucunda Sivas’ta da uzun ve daha büyük mağaralar bulunduğunu görmüş olduk. Aldığımız yeni istihbaratlarla, bölgedeki araştırmalarımız önümüzdeki yıl da devam edecek.

Emrah Sınmaz