ERENLER MAĞARASI ARAŞTIRMASI (29 mart 2015)
Mağara’nın nereden ve ne şekilde bulunacağı, biraz deneyim birazda şansa bağlı. Bir tür balık tutma diyebiliriz. Tabi yıllar geçtikçe, deneyim arttıkça balık tutma ihtimali de artar. İletişim çağında, oturduğun yerden de mağara bulmak mümkün. Üyemiz Murat Soğucak’ın internetten bulduğu bir istihbarat, aralık ayında yattığımız kış uykusundan kalkmak için uygun bir fırsat gibi göründü. Bursa’ya yakın konumu nedeniyle istihbaratı hemen araştırmaya karar verip etkinliği planladık.
İnternetten aldığımız bilgiye göre mağara, büyük olarak tarifleniyor ve bir efsane ile çekiciliği artıyordu. Haber aynen söyle: Yenişehir Subaşı köyünde anlatılan hikaye, dinleyenler üzerinde oldukça büyük etki bırakırken, dinleyenler, hikayenin “Efsane mi, gerçek mi?” olduğunun çözülmesi için geniş bir çaplı araştırmanın yapılması gerektiğini ifade ediyorlar.
Hikayeye göre; Bundan 500-600 yıl önce Yenişehir Subaşı Köyü Erenler Mevkii’nde bir yaşlı ihtiyar ve 7 güzel kız torunu yaşamaktadır. Dede ve 7 torunu son derece sakin ve huzurlu geçen yaşamları, ülkelerine göz diken düşmanların gelmesiyle bozulur. Düşmanların kendilerini yakalayıp zarar vermesinden korkan dede ve torunları “Allah’ım, düşmanların zarar vermesinden sana sığınırız. Bizleri düşmanların şerrinden koru. Bize düşman eli değeceğine, bizleri yok et” diye dua ederler. Daha sonra bu duanın ardından öyle bir şey olur ki, dede ve torunlar ortalıktan yok olurlar ve bir daha asla görünmezler.
DEDE VE KIZ TORUNLARI BU MAĞARADA YAŞAMIŞLAR
Yenişehir, Subaşı Köyü, Erenler Mevkiinde geçtiği inanılan hikayenin devamını Subaşı Köyü sakinlerinden 83 yaşındaki Şehri Orhan şöyle anlatıyor: Burada bir mağara girişi var. Bu mağarayı ben gençken gezdim. Mağaranın girişi son zamanlarda küçüldü ama mağara gerçekte çok büyük. İşte o dede ve torunların kaybolduktan sonra bu mağarada yaşadıkları söyleniyor. Bunun anlaşılması için bu mağaranın girişinin açılması ve bu mağaranın incelenmesi gerekiyor. Bu mağara keşfedilirse, bölgeye turizm açısından da büyük faydalar sağlar”.
MUHTAR İSMAİL ERİŞ: MAĞARA İNCELENSİN
Mağaranın varlığını çok kişinin bildiğini, ancak mağaraya çok az kişinin girdiğini söyleyen Subaşı Köyü Muhtarı İsmail Eriş, “Bu hikaye dilden dile anlatılarak bu günlere ulaşmış. Bunun doğru olup olmadığı araştırmalardan sonra belli olur. Devletimizin bu konuyla ilgilenmesini istiyoruz” dedi.
Kaynak: yenisehirim.com
Efsane bir yana, mağaranın büyük olma ihtimali tabi ki çok güzel. Ancak ağzının kapalı olması durumunu çözmek gerekiyor. Subaşı köyü muhtarı Sayın İsmail Eriş’e ulaşarak, mağara hakkında bilgi alıyoruz. Mağara ağzında toprak çöküntü var ve kazmamız gerekiyor.
28 mart Pazar günü Bursa’dan 8:30 da yola çıkıyoruz. Subaşı köyü, Yenişehir – İnegöl yolu üstünde. Sekiz mağaracı bir araç içinde, güle söyleye yola düşüyoruz. Yenişehir’i geçer geçmez, kısa bir süre sonra Subaşı köyüne ulaşıyoruz. Toplam yol, mağaraya ulaşım dahil 66 km. Köy tahmin etmediğimiz kadar büyük. Kahve’de küçük bir mola verip, çaylarımızı yudumlarken muhtarımızla tanışıyoruz. Aracımıza, 3 kürek ve kazma da alarak, köye yakın erenler mevkiine doğru yola çıkıyoruz. Mağaraya giden yol biraz dik ve çamurlu. On kişi bir araca sığıp eğlenceli bir yolculukla, kısa bir süre sonra mağara yakınına ulaşıyoruz.
Mağara ağzı hafta içi kepçe ile biraz açılmış. Kazmaya ihtiyaç olmadığına karar verip hemen mağaraya giriş yapıyoruz. Ama girişten ve bulunduğu tepecikten mağaranın çok büyük olmadığı hemen anlaşılıyor. Yine de mutluyuz. Sonuçta mağaradayız. Bu arada muhtarımız, çok hoş sohbet ve esprili bir kişilik. Güzel bir sohbet gibisi var mı ? İsmail Eriş, gayet samimi olarak, bir imkan varsa köyünün gelişmesi için mağarayı turizmde değerlendirmek istiyor.Mağara oldukça kısa ve geçilemez bir çatlak ile son buluyor. Mağaradaki haritalama çalışması kısa sürede tamamlanıyor.
Çalışmadan sonra, mağaranın bulunduğu tepenin tam üstünde bulunan, Çamlık Orman Gözetleme Kulesinden manzarayı seyrediyoruz. Bölge de kimin olduğu bilinmeyen, ancak Erenler’e ait olduğu tasvir edilen, taş yığma bir mezar var. Anadolu’nun, doğal bitki örtüsü ardıç ağaçlarından oluşan küçük ormancık güzel bir görüntüye sahip.
Köye geri dönünce peynir ekmek çaydan oluşan öğle yemeği ile faaliyetimiz sonlanıyor. İsmail bey ve diğer Subaşı köylü dostlarımızla vedalaşıp, dönüşe başlıyoruz.
Evet mağara küçük ve turizme hiç uygun değil. Zaten biz mağaralarda “turizme açarak koruma” adı altında yapılan tahrip edici turizm anlayışına karşıyız. Bununla birlikte, köyün tarihi değerleri daha dikkat çekici. Örneğin, restore edilmeyi bekleyen tarihi hamam. Aslında bu tür değerler, kültürel turizm için küçümsenmeyecek birikimler.
Her şey bir yana, sevdiğin insanlarla, bir birine şakalar yaparak, bir ihtimal uğruna yolculuk yapmanın tadı çok başka. Faaliyetimiz başladığı gibi, hızlı bir şekilde saat 13 de sonlandı. Kısa ama güzel bir gün.
Ekip MADBursa: Emrah Sınmaz, Bora Çorakbaş, Gizem Kan, Ece Mezarcı, Cenk Akbulut, Meriç Şeyma Tiryaki, Utku Yücel, Kadir Gürses
Ekip Subaşı: İsmail Eriş (Muhtar), Hasan Sever (Enişte)
Emrah Sınmaz
« Kasım 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |