Kum Çukuru Mağarası Araştırma Faaliyeti (23-30 haziran 2017)
“Kum Çukuru” uzun süredir üzerinde çalıştığımız, ancak birçok aksaklık nedeni ile haritasının çıkarılamadığı mağaramız… Öyle ki, bu mağaranın araştırmasına katılan üyelerimizin çoğunluğu bu spordan emekli olmuş durumda.
Mağara ilk olarak 1998 yılında bölgede yaptığımız ön araştırmada saptandı. O yıl, İtalyan mağaracı arkadaşımız Francesco Dal Cin ile bölgede dolaşmış, başka bir istihbarata giderden Kum Çukuru mağarası ile tanışmıştık. Bu faaliyette mağaraya girilmemişti.
Mağara 2005 yılı mayıs ayında, Uğur Murat Leloğlu ve Kubilay Erdoğan’ın yaptığı harita ve yüzey araştırmasında tekrardan değerlendirmeye alındı. O yaz bölgeye faaliyet yapılmasına karar verildi.
2005 temmuz ayında yapılan faaliyette, genç mağaracı arkadaşlarımızdan oluşan dinamik bir ekiple, her gün aktif çalışılarak, bölgedeki mağaralar araştırıldı. En derin mağara olan Kum Çukuru mağarası araştırmanın odak noktasıydı. Faaliyette Cula İni, Kaya Pınarı, Bolay Düdeni, Damkoyağı, Acıalma Düdeni, Yarin Gölü Düdeni ve Kum Çukuru mağaraları araştırılıp ölçümleri alındı. Oldukça keyifli geçen faaliyete Altıntaş araştırması ile devam edildi. Bu faaliyet sonunda diğer bütün mağaraların haritalanması tamamlanırken, ilgili üyemizin verileri kaybetmesi nedeni ile Kum Çukuru’nun haritası yapılamadı. Bu faaliyete canı gönülden rehberliğimizi üstlenen Ahmet Özel’ın katkısını anmadan geçemeyiz.
Yıl 2014… Dokuz yıl sonra, MADBursa şubemizin yaz araştırmalarına başlaması ile, unutulmaya yüz tutan mağara için tekrardan faaliyet yapmaya karar verdik. Amacımız hem Kum Çukuru hem de yine haritası tamamlanmamış olan Geyik dağındaki Çiğdem mağaralarını araştırmaktı. Bu araştırma derneğimizin 50. Yılı kutlamaları kapsamında yapıldı.
Faaliyetin ilk ayağında Kum çukuru mağarasında çalışıldı. Üç günde yapılan girişlerle mağaranın haritası çıkartıldı. Sonrasında Geyik dağına geçilerek Çiğdem mağarası araştırması yapıldı. Bu mağara daha önceden döşenmiş ancak ölçümleri yapılmamıştı. Sonrasında 2016 eylül ayında faaliyet yaptığımız, Geyik dağındaki istihbaratlarımızın ön araştırması yapıldı. Çok eğlenceli ve güzel faaliyetin bitiminde işler umulduğu gibi sonuçlanmadı. Kum çukuru mağarasının ölçümleri yine kaybedildi. Onca emek ve zaman boşa harcandı. Kum çukuru literatürümüze “kendini haritalatmayan mağara” olarak geçti.
2016 yılında faaliyetlerimize katılan, HÜMAK üyesi Mustafa Utku Yıldırım ile konuşurken bu mağara tekrar gündeme geldi. Artık bu iş tamamlanmalıydı. Neredeyse, bu mağarada daha önce çalışmış olan mağaracılarımızın tamamına yakını bu spordan emekli olmuştu. Hümak ve Mad, Ankara’nın iki mağaracı grubu. Ortak kökenlere dayanan bir geçmişimiz var. Ancak çeşitli nedenlerden, bu güne kadar doyurucu işlerde birlikte çalışamamıştık. Bu kadar yıl sonra birlikte olmanın verdiği coşku ile faaliyeti ortak olarak yapalım, yeni bir başlangıç olsun, birlikte haritaya adımızı koyalım istedik ve bu şekilde faaliyet için yola çıktık.
23 haziran cuma ile 2 temmuz arasında, Kum Çukuru araştırmasından sonra geyik dağına geçilerek faaliyete devam edilmesi planlandı. Faaliyet Mad-Bursa, Hümak ve Mad-Ankara’dan katılımla gerçekleştirilecekti. Tabi ki son ana kadar tam sayı belirsizdi. Eee bir yerden Anadolu ekmeği yediğimiz belli olmalı. Ne demişler “göç yolda düzülür”.
23 haziran Cuma saat 7:20 de Bursa’dan; Yasemin, Ulaş ve Deniz’le birlikte yola çıktım. Plan’a göre Hümak ile Konya’da buluşup yola devam edeceğiz. Tüm teknik malzemeyi Bursa’dan götürüyoruz. Hümak’lı arkadaşlarımız yiyecek işini üstlendiler. Cuma gecesi veya cumartesi sabahı Mad-Ankara’yı bekliyoruz. Saat 13 de Afyon’ Çay’da aracımızda elektrik sorunu oluyor. Tamirat falan derken üç saat kaybediyoruz. Ankara ekibi de zorlukla yola çıkabilmiş. Artık Taşkent’te buluşmaya karar veriyoruz. Kamp yeri, olarak Kum Çukuru’na yakın belediyeye ait tesiste konaklayacağız. Önceden Belediye ve Kaymakamlığa haber vermiş durumdayız.
Saat 23 de Taşkent’teyiz. Saat geç ekibim huzursuz ve aç. Hümak’lılar henüz gelmediler. Taşkent’te mi kalsak falan derken. Ekip buluşuyor ve kamp alanına gitmeye karar veriyoruz. Hümak’lı arkadaşlarımız, Alp Can’ın renault aracı ile gelmişler. Araç şimdiye kadar görmediğim şekilde içinden ve üstünden yüklenmiş. Sonradan anlıyoruz ki, araç – Alp Can - kutsal ruhtan oluşan bir üçleme ile karşı karşıyayız. Yola devam ediyoruz. Zaman geçmiş, yolu iyi hatırlayamıyoruz. Hatalı bir tarifin kurbanı olarak, önce yanlış yola sapıyoruz. Geri dönüp, doğru yolu bulup, saat 1:30 da kamp’a ulaşıyoruz. Su, elektrik ve kapalı ortam tamam. Eşyaları boşaltıp, geç saatte yatıyoruz. Yatılan odamızda küçük bir faremiz var. Bir kısmımız tarafından umursanmıyor. Ama diğer kısmımız huylanmadan edemiyor. Şudur budur, yemek, muhabbet falan derken sabah ezanına doğru yatıyoruz.
Cumartesi sabahı, geç yatmanın etkisi ile güne geç başlıyoruz. Ankara’dan gelmesini beklediğimiz ekibin eksile eksile sıfıra düştüğünü öğreniyoruz ve “eyvallah” deyip, etkinliğe devam ediyoruz. Ahmet Özel ile subaşında karşılaşıyoruz. Eski dostu görmek çok güzel.
Utku, Çağlar ve Kuzuların Ahmet’ten oluşan ilk ekibimiz, saat 15:30 da mağaraya ilk girişe başlıyorlar. Saat 01:00 da çıkış için planlama yapıyoruz. Kampa dönünce, hem gezi olsun hem de eksikleri tamamlamak için Ulaş, Deniz ve Yasemin’le birlikte Sarıveliler’e gidiyoruz. Bu küçük beldemizde, aynı anda kuyumcu, silah, beyaz eşya, tüp gaz ve aklınıza gelen her şeyi satan bir küçük süper dükkandan alışveriş yapıyoruz. Çocuklara eğlence olsun diye roket, torpil, kız kaçıranı da aynı yerden temin ediyoruz.
Akşam saati kampa döndüğümüzde, Alp Can’ın ODTÜ füze topluluğunun başkanı olduğunu ve tam biz gelirken bu konu üzerinde düşündüğünü öğreniyoruz. Füze atışları bilimsel - teknik olarak başlıyor ve gün eğlenceli bir şekilde batıyor.
Gece saat 1:00 da mağaradan çıkacakları almak için Kum Çukuru'ndayım. Ekip çıkmış, yolda düzenli bir sıra şeklinde bekliyor. Saati soruyorlar. Yanıtlıyorum. Yanlarında saat olmadığı halde tam zamanında dışarıdalar. İlk gün başarılı geçti. Mutluyuz. Önce, aracının üstündeki port bagaja tünemeye çalışan Alp Can’ı, Landrover üstü yuvalanmaya ikna ediyorum. Güzel bir mekan, yıldızları seyretmek için ideal.
Pazar sabahı, daha doğrusu öğleni kamp canlanıyor. Alp Can, gece kendisine dört mattan, üçgen iglo yatak yapmış. İlginç tasarımın içinde huzurla uyuyor.
İkinci girişe hazırlanıyoruz. Utku, Alp Can ve benden oluşan ekibimizle mağaraya saat 14 de giriyoruz. Alp Can’ın ilk dikey mağarası… Utku’da, mağara ilerleten mağaracı özelliği hissediliyor. Derin mağara görme arzusu, ekip adamı olma özelliği harmanlanmış durumda. Alp Can, her türlü duygusun açıkça söyleyen ekip üyemiz. İlk ve son dikey mağarası olduğunu söylüyor. Bir önceki ekibin son indiği yere ulaştığımızda “ben burada bekleyeyim“ falan diyor. “İstersen dönelim. Ama gel devam…” deyince, yola birlikte devam ediyoruz. Söyledikleri ile yaptığı uyuşmuyor. İlk dikey mağara için oldukça başarılı.
Cadı kazanları, küçük inişlerle ilerlemeye devam ediyoruz. Mağarada ilerlerken bir inişte zorlanıyoruz. 2014 de Sinan’ın döşediği zor bir geçişte oldukça zaman geçiriyoruz. Tahminden -120m derinlikten geri dönmeye başlıyoruz. Saat 2:00 da dışarıdayız. Yine geç bir saatte günü tamamlıyoruz.
Pazartesi sabahı mağara faaliyetine ara veriyoruz. Ekip dinlenecek. Bu sefer Taşkent’te gezi ve alışverişe gideceğiz. Çağlar, Alp Can ve Sınmaz ailesi olarak Taşkent’te alışveriş, yemek ve takviye füze-torpil aldıktan sonra, Alanya yolu ayrımında Avşar soyunun festivaline de bir göz atıp kampa geri dönüyoruz. Alp Can’ın, füze üstü patlayıcı, kız kaçırandan sırttan fırlatılan roket atar projelerini gerçekleştirerek günü batırıyoruz. Bu arada, gelecek olan ek Hümak’lı ekibin de eridiğini, gelecek kişi sayısının belirsiz olduğunu öğreniyoruz. Yine diyoruz, bir eyvallah…
27 haziran salı dört kişi ikişerli grup halinde mağaraya girmek üzere hazırlanıyoruz. Utku ve Çağlar önden gidip, mağarayı dipleyip, yapabildikleri kadar malzemeyi toplayacak, aynı anda harita çıkararak yüzeye gelecekler. Ben ve Ahmet Kuzu girişten itibaren haritalayarak ineceğiz. Saat 14 de giriş başlıyor. Amacım 18’de dışarıda olmak. Benim için belirleyici olan bu. Eşimi ve çocukları, bir gece daha ıssız kampta bırakmak istemiyorum.
Ahmet’le yavaş ölçü alarak iniyoruz. Ölçü almak sıkıntılı bir süreç. Yılmamak gerekiyor. Üstelik kaç kez ölçümü kaybedilmiş, sevdiğimiz mağaramız… Zaman geçiyor. Ölçü alarak ilerlerken sıkılmadan güzel çalışıyoruz. Saat 16:15 de ilk gün inilen noktaya varıp ölçümümüzü tamamlıyoruz. Derinlik -86m. İstasyona bilgi yazıp, çıkışa başlıyoruz. Saat sıkıntısı olmasa çok daha fazla haritalayabilirdik. Saat tam 18 de kamptayız. Akşam seansında, yine tasarım füze-bomba, kız kaçıran füze denemeleri ile zaman geçiriyoruz.
Faaliyetin kötü alışkanlığı geç saatlere kadar oturmak… Gece yaşar hale gelmiştik. Çarşamba gecesinin ilk saatinde mağara ağzına Alp Can ile gidiyoruz. Saat 3:00 a kadar bekliyoruz gelen yok. Utku mağaraya girerken acil durum saati vermişti. “ Saat bir, olmadı üç”. Alp Can “hemen girmeniz lazım” falan diyor bastırıyor. Kamp alanına dönüyoruz. Biraz ağırdan alıyorum. “Bunlar hayvanlamıştır, anca gelirler” düşüncesindeyim. Hazırlıklara başlıyoruz. Ahmet ile gireceğiz. Alp Can’ı mağara ağızına yolluyoruz. Biraz zaman kazanıyorum. Alıp gelir elemanları ön görüsündeyim. Matkap, ip, 12mm dübeller, biraz acil ilaç, hipotermi çadırı, yiyecek falan derken çantayı dolduruyorum. Bursa’dan gelmekte olan Attila’yı arayıp durumu anlatıyorum. Hazır olmasını, saat 14 e kadar mağaradan çıkmazsak ön uyarı aramaları yapmasını söylüyorum. Deftere aranacak kişiler listesi yazılıyor. Tulga, Sencer, Baturay, Vedat, Attila ve Muharrem.
Alp Can saat 4:30 da kampta. Gelen yok. Yola çıkıyoruz. Tam hazırlanırken ‘tamtam’ almadığımı fark edip, geri dönüp, bu eksiği de tamamlıyorum. Sonunda girişe başlayacağız. Ben de biraz huzursuz olmaya başladım. Hiç uyumamıştık. Sayımız azdı ve saat çok ilerlemişti. Tam 5:00 de içerideyiz. Mağaranın yatay kısmını geçip, ilk 3m lik iniş başına varıyoruz. Daha sonra arka arkaya inişler var. Birden ışık fark ediyoruz ve Çağlar “geliyoruz “ diye sesleniyor. Bir rahatlama ve sinir boşalması yaşıyoruz. Ohhhh…
Hakikaten hayvanlamışlar. Mağarayı bitirip, bizim haritaladığımız yere kadar hattı da toplamışlar. Alp Can yukarıda söylenip durmuştu. Çağlar da aşağıda ”hani abi, nerede rescue?” diye söylenip durmuş. Utku, rescue saati için “bir, olmadı üç, olmadı beş dediydim” demesin mi… Çağlar söylenmeye devam ediyor “Haritaya Hümak-Mad neden yazacağız ki ? kendi adımızı yazalım”. Haklıda… Kampta olması gereken adam sayısının çok altındayız. Çok sözler tutulmadı...
Kamp alanına dönerken düşünüyorum. Gerçek bir kurtarmaya hazır mıyız ? Sedye çekmek tamam hep çalışılıyor. Malzeme, tıbbi bakım, yaralı barındırma, malzeme… İşin en önemli noktası, daha önce hiçbir acil durum yada yaralanma ile karşılaşmamış insanlar kazada nasıl tepki verecekler ? Bu düşünceler içinde kamp alanına dönerken, özellikle malzeme ve tıbbi işlere kafa yormaya karar veriyorum.
Biraz dinlendikten sonra Taşkent’e iniyoruz. Öğle saati Atila ve Yenal ile buluşuyoruz. Destek ekibimiz Bursa’dan ulaştı. Güzel bir yemek, alışveriş ve Taşkent gezisinden sonra kampımıza doğru yolculuk başlıyor. Herkes yorgun bu gün dinleniyoruz. Yenal her zaman kamp yemeklerinin daha iyi olması gerektiğini söyleyip dururdu. Tepside patlıcanlı kebap için hazırlıklar başlıyor. Alp Can kamptan taaaa Alanya’ya, Hümak’lı Irmak’ı almaya gitmiş. İlginç bir not: Yenal ve Irmak yakın akraba ama ilk kez karşılaşıyorlar. Güzel bir yemek ve ekip kampta toplanıyor. En güçlü halimizdeyiz.
29 haziran perşembe günü ekip malzemeyi toplamak için girecek. Mağaradaki çalışmayı bu gün sonlandırmayı planlıyoruz. Saat 12 de Ahmet, Utku ve Yenal’dan oluşan ekibimiz giriş yapıyor. Saat 16 da ise Irmak ve Çağlar bindirme olarak ekibe ekleniyor. Ekibin çıkışı gece 2:00 da sorunsuz olarak tamamlanıyor. Mağara toplandı. Etkinliği Cuma sabahı bitirip döneceğiz. Geyik dağına gidecek zamanımız kalmadı. Bir sonraki faaliyetimiz buna göre şekillenecek.
Cuma dönüş günümüz. Hızla toplanıyoruz. Bursa neredeyse bir günlük yol. Ahmet Özel toplanırken bize eşlik ediyor. Yola çıkıp Konya’da etli ekmek molasında son bir görüşme ile ayrılıyoruz. Herkes kendi çöplüğüne… Geç saatte Bursa’dayız. Yol yorucu ama yolda olabilmek güzel.
Kum Çukuru mağarası; en derin inişinin yaklaşık -18m olduğu, bir mağarada görebileceğiniz çoğu yapıyı içinde barındıran, derinliği -200m üstünde olan güzel bir mağara.
Bu faaliyet, Hümak ile ilk ortak araştırma faaliyetimiz. Açıkçası, Hümak katılmasaydı bu faaliyet gerçekleşemezdi. Sınırlı güçlerimizi birleştirip, ortak çalışmak güzel bir sonuç verdi. En kötü faaliyetimiz böyle olsun.
Ekip HÜMAK: Alp Can TUNÇ, Irmak BAKIR, Çağlar KULMAN, Ahmet KUZU, Mustafa Utku YILDIRIM
Ekip MADBursa: Attila ÜLGEN, Yenal YAZICIOĞLU, Yasemin SINMAZ, Ulaş SINMAZ, Deniz SINMAZ, Emrah SINMAZ
Emrah SINMAZ
« Kasım 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |