13 Mart 2005 Oylat Mağarası Etkinliği
Etkinlik yeri: Oylat Mağarası, İnegöl, Bursa
Etkinlik tarihi: 13 mart 2005
Etkinligin amacı: Gezi, eğitim
Etkinligin planlanması :
Derneğimize katılabileceğini düşündüğümüz arkadaşlarımıza tanıtım gezisi olarak planlandı. Kampsız günübirlik etkinlik yapıldı.
Katılanlar: Etkinliğe 12 kişi katıldı.
Cem Ersoy,Okan Özşekerci,Emrah Sınmaz,Efe Ersoy,Bahadır Akman,
Faruk Aksoy,Ergün Kaya,Yalçın Ertan,Emrah Kaygusuz,Alper Sönmez,
Gamze Telli,Ali Aydın
Ulaşım :
Ulaşım 3 adet binek araç ile sağlandı.
Mağara Önü Hafriyatın Acınası Durumu:
Mağarayı turizme açma çılgınlığının ilk ayağı olarak, mağara ağzına kadar yol indirilmişti. Bu aşamada ormana ait ağaçlık alanda toprak yol açılmış ve dere yatağı hafriyat ile doldurulup önü kesilmişti. Bu gidişimizde eriyen kar suları ile debisi artan derenin, kendisine yeni yatak oluşturduğunu gördük. Bu durum; plansız, izinsiz, acele, oldu bitti şeklinde açıklanabilir.
Etkinlik ( 13 mart ):
Saat 11 de mağara önüne ulaştık. Dere yatağını geçmek için yaptığımız çalışma yaklaşık 1 saat kadar sürdü. Eski usül çevrede ne bulunursa onunla bir köprü oluşturduk. ( İnsanlık tarihinden bu yana bir dereyi geçmenin en akılcı yöntemi...!)Mağaraya iki ekip halinde girildi. İlk dar koridorun sonunda büyük yarasa kolonisi ile karşılaştık. Daha önceki gezide (aralık) bu bölge tamamen ıssızdı. Büyük salon önündeki son 3-4 havuz tamamen su ile dolduğundan, bu bölgeden geri dönüldü.İkinci girişin sonunda mağara ağzına 15 kişilik bir topluluk geldi. Başlarında İnegöl kaymakamı vardı. Kendisi ile turizme açılma konusunda görüş alış verişinde bulunduk. ( Daha ayrıntılı yazamıyorum. TMB nin ilgili komisyonu kızıyo...)Akşam alabalık eşliğinde günün değerlendirmesi yapıldı. Gece 9 da Bursa’ya dönülerek etkinlik sonlandırıldı.
Oylat ile ilgili görüşler:
1. Bilindiği gibi daha önce ki gezilerimizde mağara ağzında hafriyat yapılmış olduğunu görmüştük. Dere yatağı doldurularak mağara ağzına dozer sokulmuştu. Bu gidişimizde, taşan dere yatağının hafriyatı alıp götürdüğünü gördük. Bu şekilde plansız dış müdahale yapanların içeride neler yapabileceklerini bir düşünün.
2. Mevsim nedeni ile mağaradaki çanakların büyük salon öncesi 4 ü tamamen su doluydu. Mağaranın kuruduğunu düşündüğümden bu beni çok sevindirdi. Emrah Çoraman ve ark. hazırladığı raporda mağarada 300 kadar yarasa olduğundan bahsedilmişti. Aralık etkinliğinde çok yarasa olmadığını bende düşünmüştüm. Ancak bu sefer ( belki yer değiştirdiler) değişik türlerde ( ben 3 tür düşündüm) 2000 – 3000 yarasa gördüğümü düşünüyorum. Ancak mağara tavanı yüksek ve girintili olduğundan sayının daha fazla olduğunu düşünebiliriz. Rapordaki tarife göre düşündüğümüzde büyük fare kulaklı olduğunu sandığım dağınık yereleşimli 40 – 50 kadar yarasa gördüm. Ağıza yakın gübre birikiminin yıllar içinde geliştiğini ve yaz ayında yerleşim konusunun tartışılabilir olduğunu düşünüyorum.
3. Şans eseri ( bilgi edinme hakkımı doğrudan kullanabildim) İnegöl kaymakamı ve yanındaki kalabalık ( tebası ,turizmci...) bizim kurduğumuz köprüden mağaraya ulaştı. Arkadaşları burayı “turizme açan benim” şeklinde selamlamış. Kaymakama bu mağarada korunması gereken tür olduğunu söyleyip turizme açma konusunun bir daha düşünülmesi gerektiğini söylediğimde, geç kaldığımızı çoktan karar çıktığını ve yaza ihale edileceğini söyledi. Ben kararı okuduğumu ve daha değerlendirme aşamasında olduğunu söyledim. Gördüğüm kadarı ile kaymakam uzlaşma taraftarı bir kişi değil. Üstelik daha ihaleye çıkmadan mağara için proje yapan turizm firmasını da öğrendim. Nasıl ihale olacaksa artık... Çalışmayı yapan ve ihaleyide önceden alacağı belli olan firma Dim mağarasını şu an işleten firmaymış (kaymakamın yalancısıyım). Kaymakam koruma için turizme açılması gerektiğini düşünüyor. Uzayan ve tartışmaya dönüşen konuşma restleşme ile sonuçlandı. “ Turizme açacağız” dedi. Bende “Açılmaması için elimizden geleni yapacağız. Avrupadaki ilgili kuruluşlara kadar işi götüreceğiz” dedim.
4. Şu an girişimlerimiz ne aşamada tam bilemiyorum ama hızlı ve daha yoğun şekilde konu ile ilgilenmeliyiz. Bence Bern sözleşmesine taraf ülkelerin ilgili kuruluşlarına durumu bildirip,desteklerini arkamıza alsak iyi olacak. Belki çok tartışılır ama, bu yarasa türleri gerçekten bu kadar değerli ise, ben mağara ağzının insan girişine uygun olmayan, ancak yarasa giriş çıkışını engellemeyecek şekilde kapatılması taraftarıyım. Bu proje için avrupa fonlarından destek bulmak çok kolay olur diye düşünüyorum. Bizde girmeyerek haklı olduğumuzu kanıtlamış oluruz.
5. Ayrıca bu mağaradaki tezimizi bir yarasa türüne indirgemek büyük bir açmaz. Öncelikle iyi bir fauna araştırılması yapılmalı. Mağara ve canlılar kayıt altına alınmalı ve daha sonra mağara ağzı kapatılmalıdır ( demir kafes gibi).
6. Koruma girişimi yapılırken mağara ağzında antropolojik çalışma yapılmadığını ve buna ramen içeri iş makinelerinin sokulduğunu ayrıntılı işlemeliyiz. (bende ilk ve son durumun fotoları var)
7. İnegöl’de Gümçet adında doğa, tarih ve çevre koruması ile ilgilenen bir dernek yada topluluk varmış. Bu kişilerle temas fayda sağlayabilir. İletişim kurmaya çalışıyorum.
Emrah SINMAZ
« Kasım 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |