NALDÖKEN MAĞARASI FAALİYETİ 19-6-2021
Altı haziran 2010 yılında sevgili dostumuz ve rehberimiz Mehmet Çetin’in rehberliğinde, Kütahya Tavşanlı Elmaçayır köyündeki mağarayı haritalamış ve literatüre eklemiştik.
O yıllardan bu yana köy muhtarının mağarayı turizme açmak gibi bir düşüncesinin olduğunu biliyorduk. Aslında mağaraya 1998 yılında yakında açılacak taş ocağına olumsuz rapor verilmiş ve 1999 yılında sit alanı olarak tescillenmişti.
O yıllardan bu yana köy muhtarının mağarayı turizme açmak gibi bir düşüncesinin olduğunu biliyorduk. Aslında mağaraya 1998 yılında yakında açılacak taş ocağına olumsuz rapor verilmiş ve 1999 yılında sit alanı olarak tescillenmişti.
Konu ile ilgili internet taramasında konu ile ilgili aşağıdaki bilgiler bulunmakta :
Kütahya Müze Müdürü Metin Türktüzün ise, "1998 yılında dış kısmında taş ocağı açılma durumu vardı. O iş kapsamında bu alanın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamına girip girmeme durumuna karşılık inceleme yaptık. Daha sonra taş ocağı için olumsuz rapor yazdık. Bu görmüş olduğunuz mağarayı tescile gönderdik ve tescillendi. Buranın incelenmesi üzerine Ankara’dan Mağara araştırma derneği incelemelerde bulundu ve 200 metre ilerlediler, ön kısmının kapalı olduğu raporu verdiler. Dolayısıyla burası SİT alanı oldu. Roma döneminde de elde edilen çanak çömleklerden yerleşim alanı olduğunu düşünüyoruz." diyerek buranın araştırmalarının ayrıntılı olarak yapılması gerektiğini söyledi.
Kütahya İl Kültür ve Turizm Müdürü Zülkarni Yeldemez, "Bu mağaramız 1999 yılında Eskişehir Kütür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca SİT alanı olarak tescillenmiştir. Daha sonra mağara araştırma derneği tarafından bir rapor düzenlenmiştir. Burası doğal bir mağara. Alternatif turizm dediğimiz mağara turizmine kazandırılması gerekir. Buranın tanıtımlarını yapıyoruz. Kütahya için önemli bir değer olarak görüyoruz ve Kütahya’nın tanıtımına katkılar sağlayacağını düşünüyoruz" dedi.
2018 yılnda mağaranın Turizme açılması konusunda köy muhtarının girişimi ve Kaymakamlığın desteği ile çalışma başlatılmış. Bu konudaki haberlerde şöyle:
Tavşanlı Kaymakamı Yüksel Kara, "İlçemizin birçok değeri birçok zenginliği var. Burada bulunan mağara da bu zenginliklerimiz arasında. Mağara oluşumları itibariyle, sarkıtlardan, dikitlerden, sütunlardan ve perdelerden oluşan mağaramızın özelliklerini yansıtan özelliklere sahip. Biz bu değerin tanıtılması konusunda çalışma başlattık. Alanda şu anda tespitler ve tanıtımını yapma konusunda öncü çalışma yapıyoruz. Daha sonra gerekli izinlerin alınması ve turizm değeri olarak sunulması aşamasında geçecek sürelerle ilgili Kültür Müdürümüzün, Müze Müdürümüzün ve Turizm Meslek Yüksek Okulu Müdürümüzün bize önereceği yol haritası doğrultusunda çalışmalarımızı olgunlaştıracağız ve bölgemize buranın kazandırılması konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
İki bin yirmi yılında; mağara girişindeki çalı yığıntısının temizlenmesi ile yeni bir kol açıldığı bilgisi ile başkanımız Attila Ülgen mağaraya girmiş ve bu kolun mağaranın daha aşağı bölgesi ile birleştiğini gözlemlemiştir. Yapılan görüşmelerde, kaymakamlığın muhtarlığa köylere ayrılan fondan 30-40 bin tl kaynak aktardığı ve mağarada temizlik çalışması yapılacağı öğrenilmiştir.
Mademki yeni bir kol var, biz haritamıza ekleyelim, yeni üyelerimize etkinlik olsun diye faaliyet yapmaya karara verdik. Tesadüfen, aynı hafta mağara tescili ile uğraşan ve arkadaşlarımızdan oluşan bir ekip, mağarayı haritalamaya gelmiş ve bize mağaranın artık dikey bir girişi olduğunu yürünerek girilemediği bilgisini vermiştir.
O gün ne ile karşılaşacağımızı bilemeden; Attila Ülgen, Emrah Sınmaz, Merve Bayramoğlu, İsmet Ceyhun Yıldırım, Yenal Yazıcıoğlu, Mehmet Işık, Muhammet Öndaş, Hüseyin Soylar ve Tundra’dan oluşan ekibimizle mağaranın yolunu tuttuk.
Mağara ağızına vardığımızda, akıl tutulması yaşayacak boyutta şaşkınlık duygusu içimi kapladı. Mağaranın yatay girilebilen ağızı artık -7m lik bir iniş halini almıştı. Tabi tadımız kaçtı. Yeni kol dediğimiz bölüm, girişin aşağısındaki bir oda ile birlikte yapılan hafriyat ile tamamen yok olmuştu.
Muhtarımız sağ olsun çay demledi, konuyu aydınlattı. Yüz elli römork hafriyat yapmışlar. Merdiven yapılacakmış. Ben kendi adıma dedim ki “ Yürünerek girilen bir mağaraya bu kadar hafriyata ne gerek var ? haa amacınız hazinecilik ise o başka…” tabi makul bir yanıt alamadım.
Sonrasında, madem böyle, bari mağaraya girelim diyerek giriş yapıldı, mağara gezildi. Teşekkürler edildi. Bir daha gelmemek üzere eve dönüşe geçtik.
Sorular şunlar:
Kimden izin alındı, SİT ilan edilmiş bir mağarada çalışma yapmaya ? Unutmayın ki yer altı zenginliklerinin tamamı devletindir. Köy arazisinde olsa bile oradaki ahalinin tekelinde değildir.
Bu tür işler için proje ihalesi ve sonrasında işletici ihalesi açılmalıdır. Bunlar yapılmamış.
Sit alanı olan bir alanda hangi hakla hafriyat yapılmıştır ?
Alternatif turizm tanımı acaba biliniyor mu ? SİT dokunamazsın demek…
Kaymakamlık devletin yerelde temsilcisi olarak statü korumak denetlemek görevinde değil midir ?
Mağarada yaşayan yarasa kolonisinin akıbeti hiç mi önemli değildir ?
Ben, ömrü mağaracılık hayatımda böyle bir tahribat görmedim. Maalesef ülkemizin tamamında yaşanan tahribat, mikro ölçekte bu doğal oluşumda da yaşanmış.
Söz bitti, kalem kutuya konuldu.
Emrah Sınmaz
Yorumlar
Yorum Ekle
Bilgilendirme
Yorum Ekleyebilmeniz için Sitemize Kayıt Olmanız Gerekmektedir.
İlgili Konular
MENÜLER
EN İYİLER
KATEGORİ
KATEGORİ
ETKİNLİK TAKVİMİ
« Kasım 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |