19 Ekim 2008 Manyas Kızık Köyü Mağaraları Araştırma Etkinliği
8.30'da başkanımız Attila önce beni daha sonra da yol üzerinden Kasım'ı aldı. Manyas'a doğru yolculuğumuz böylece başlamış oldu.Kasım'ın ilk faaliyeti olacaktı. İstihbarat, Manyas'ı geçtikten sonra Kızık köyünü gösteriyordu. Manyas'a giden yol üzerinde bir beyin fırtınasından sonra, haritanın da yardımıyla doğru yolu seçip Manyas'a gitmeyi başardık. İstanbul Börekçisi'nde edilen kahvaltının ardından karnımız tok sırtımız pek yola devam edecektik. Başkanımız börekçiye Kızık köyüne nerden gidebileceğimizi sordu. Kızıl diye de geçebileceğini söyledi çünkü haritada Kızıl köy olarak geçiyordu. Börekçi ise Kazık köyünü sorduğumuzu zannedip haritada olmayan bambaşka bir yer tarifi verdi bize. Biz gene harita bilimine güvenip kendi bildiğimiz yoldan gittik. Doğrusunu da yapmış olduğumuzu anlamamız pek de uzun sürmeyecekti. Lakin Manyas ve Kızık köyü arası çok kısaydı.
Kızık köyüne girdikten sonra ilk gördüğümüz kişiye muhtarın yerini sorduk. Nerden bilebilirdik ki soruyu sorduğumuz kişinin köyün delisi olduğunu. Adam kafasını çevirip uzaklara bir bakış attı. Biz de muhtarın nerde olabileceğini düşündüğünü zannettik. Aradan bir süre geçtikten sonra durumun farkına vardık ki adam bizimle ilgilenmiyordu bile. Bize ileri işareti yaptıktan sonra fazla beklemeyip ilerledik. Köy marketine muhtarı sorduk. Market sahibi muhtarı telefonla aradı ve bize kahvede beklememizi söyledi. Çay içmek için iyi bir fırsat diye düşündük. Çaylarımızı içerken muhtar Altan Demir geldi. Muhtar bizi mağaraya götürecekti, fakat arabayla gidilemeyecek bir yerde olduğunu söyledi. Bunun üzerine eşyaları sırtlayıp başladık bir tepeye tırmanmaya. Tırmanış biraz yorucuydu. Yolda İrfan Gülbudak isminde bir köylüyle karşılaştık. O da bize katıldı. Beraber mağarayı bulduk.Mağara Kızık köyünün yaklaşık 1600mt güney batısında yer alıyor. Görünüşe göre mağaranın iki girişi vardı ancak bu iki giriş hemen içeride birleşiyordu. Sert olmayan bir kaya yapısı göze çarpıyordu. Mağaranın içinde defineciler tarafından büyükçe bir çukur kazılmıştı .Başkanımız giyinip, mağarayı keşfetmek için içeri girdi. Ben de bu arada Kasım'a karpit lambası sistemini anlatmaya koyuldum. Çok geçmeden mağaranın ilerlemediğini söyleyip geri döndü başkanımız. Kasım'ın ilk faaliyette karpit lambasını tecrübe etmesinin iyi olabileceğini düşünüp üzüldüm. Kısmet başka bir mağarayaydı. Mağara sürünme gerektiren bir delikle bir kaç metre ilerliyordu. Ayrıca bir adet de yarasa gözlemledik. Muhtar'a bölgeye hangi isimi verdiklerini sorduk. O da bu bölgeye mağara boğazı dediklerini söyledi. Mağarayı MANYAS KIZIK KÖYÜ,MAĞARA BOĞAZI MAĞARASI olarak isimlendirdik. Haritalamasını yaptıktan sonra, magnezyum şerit aydınlatması ile fotoğraf çekme tecrübesini yaşadık.
İşimiz bitince tekrar eşyaları sırtlayıp köye dönmek üzere yola koyulduk. İrfan bizi kestirme bir yoldan götüreceğini iddia etti. Kestirme yoldan giderken köylülerin(local people) ayı yemişi dedikleri bir garip, yol kenarında biten bitki çeşidini midemize indirdik. Tadı hoştu. Yolumuzun üzerinde, 20-30 sene önce taş ocağı olan bir yerde, bir mağara daha olduğunu öğrendik. Mağaranın girişine baktığım zaman bu mağaranın da pek gitmeyeceğini tahmin ettim. Girişi, taş ocağında çalışılırken yapay olarak ortaya çıkarılmış. Bu sefer ben giyinip içeriye bir baktım. Mağara girişten sonra bir miktar sol tarafa doğru gidiyor. Tavan yüksekliği yarım metre civarında. Sol tarafta tavan kubbemsi bir hal alıp biraz daha yükseliyor ama yine de ayağa kalkacak kadar değil. Onun hemen yanında bir sürünme deliği ile daha küçük bir odaya geçiş var.O oda da bir kaç metre ilerleyip bitiyor. Tavanda sarkıt kalıntıları var ama aktif değil, çok eski ve tahrip olmuş. Odaya geçilen deliğin yanında bir adet kuzu iskeleti göze çarpıyor. Bu iskelet de çok eskiydi. Kalın örümcek ağları da içerisini sarmış durumdaydı. Burayı da haritaladıktan sonra MANYAS KIZIK KÖYÜ ,TAŞOCAĞI MAĞARASI ismini verdik. Yolumuza devam ettik. Kısa bir süre sonra köye vardık. Köy kahvesinde oturup bir kaç ihtiyarla mağara, mağaracılık üzerine sohbet ettik. Köylülerin aklı yine biraz definecilikteydi. Artık buna alışmıştık zaten. Köyün delisi de köy kahvesinde hazır bulunuyordu. Çaylarımızı içtikten sonra müsade istedik. Muhtarı da Manyas'a bırakıp Bursa'ya doğru yola koyulduk. Bu sefer farklı bir yoldan geri dönüyorduk çünkü gelirken tren raylarının üzerinden geçmemiştik. Fakat bu yol da sonunda geldiğimiz yola bağlandı. Ritüelimize uygun olarak Yeniceli Izgara'da karnımızı doyurduk. Sonra da şehrimize geri döndük.
Katılanlar: Attila Ülgen, Kasım Altay, Mustafa Caner
Mustafa CANER
« Kasım 2024 » | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|
Pt | Sa | Ça | Pr | Cu | Ct | Pz |
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |